Z kuşağı iş dinamiklerini yeniden belirliyor
Z kuşağı iş dinamiklerini yeniden belirliyor
Gündem
Uluslararası İşletme Okulları Birliği’nin (CEMS) yeni bir araştırmasına göre, iş hayatında katılımı her geçen gün artan genç çalışanlar, çağımız iş dinamiklerini yeniden tanımlıyor.
İSTANBUL (İGFA) - Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü’nün Türkiye’den tek üye olduğu ve dünyanın en iyi 33 işletme okulunun yer aldığı Uluslararası İşletme Okulları Birliği CEMS, “Geleceğe Yönelik İş Gücü” başlıklı raporuyla, genç profesyonellerin yeni çalışma dünyasından neler beklediğini ortaya koydu.
CEMS’in “Geleceğe Yönelik İş Gücü” raporu, genç profesyonellerin geleneksel mesai saatlerini reddettiğini ve ihtiyaca göre şekillenen, daha esnek programları tercih ettiğini gösteriyor.
Gençler, işverenleri bu esnekliğe uyum sağladığı sürece, gerekirse “mesai saatleri dışında” çalışmaya istekli olduklarını açıkça söylüyor.
Rapora göre, yaygın inanışın aksine nasıl bir ofis ortamında çalışıldığı genç profesyoneller için de önem arz edilirken, iyi hissettikleri bir ofis ortamını, topluluk oluşturmanın ve profesyonel gelişimin temel taşlarından biri olarak görüyorlar. Değişikliklere uyum sağlama yeteneği ise profesyonel hayatta fark yaratacak en önemli yetkinliklerden biri olarak öne çıkıyor.
Araştırma genç profesyonellerin; kendilerine zorlayıcı olsa bile yetkinliklerini ortaya koyabilecekleri görevler veren, farklı gelişim fırsatları ve duyarlı bir şirket kültürü gibi ideal koşullar sunan şirketlere bağlılık göstermeye açık olduğunu ortaya koyuyor. Gençler çok uzun vadeli planlar yerine, dünyanın öngörülemezliğini dikkate alıyor ve önümüzdeki on yıla odaklanmayı tercih ediyor.
Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü CEMS MIM Akademik Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Eda Aksoy araştırmanın bulgularını yorumladı ve sonuçların genç profesyonellerin kariyer beklentileri ve davranışlarını şekillendiren önemli trendleri, zorlukları ve fırsatları ortaya koymak açısından değerli bir rehber sunduğunu ifade etti. Aksoy, “Gençlerin yaklaşık yüzde 60’ının bir işte 3 ila 5 yıl kalmayı tercih ettiğine ve 5 yıldan fazla aynı iş yerinde çalışmak isteyenlerin ise sadece yüzde 6 olduğuna bakarak, geleneksel uzun vadeli sadakat beklentisinin yerini iş hayatında anlam arayışı ve değişimi ön planda tutan bir bakış açısına bıraktığını söyleyebiliriz. İş seçiminde ücret, iş-yaşam dengesi ve küresel hareketlilik kriterlerinin en üst sıralarda yer alması, gençlerin üretkenliğin ötesinde kişisel yaşam kalitesine ne kadar önem verdiklerini göstermesi açısından önemli. Gençler, özellikle de kadınlar, iklim değişikliği ve ekonomik istikrarsızlık gibi belirsizliklerden kaygı duymakla birlikte, çoğunlukla geleceğe umutlu bakıyor, yapay zekâ gibi yeni teknolojilere uyum sağlama konusunda kendilerine güveniyor ve küreselleşmeyi bir fırsat olarak görüyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Bulgular ışığında Aksoy, genç kuşağın yenilikçi düşünme, dijital beceri ve hızla değişen ortamlara uyum sağlama becerilerinden yararlanmak isteyen işverenlerin toplumsal katkı, kişisel gelişim ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik avantajlara odaklanmalarının önemini vurguladı.
İşte o araştırmadan öne çıkan sonuçlar:
Genç mezunların gözü yalnız çalışanlarına değil, topluluğa değer veren şirketlerde. Yaygın inanışın aksine genç profesyoneller düzenli ofis hayatı ve aidiyeti tercih ediyor. Uygun şartlar sağlandığında, bir işverene uzun vadeli bağlılık göstermekten çekinmiyorlar. Çalışma programlarının geleneklere değil, ihtiyaca göre esneklik göstermesini istiyor. Onlara göre kariyer kavramı, rotası kendilerinden önce çizilip kuralları belirlenmiş bir yol değil; onu bir dizi basamaktan oluşan, kişiye özgü bir yolculuk olarak görüyorlar.